9 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI
     => 9 Türk Dili ve Edebiyatı Giriş Ünitesi
     => Güzel Sanatlar ve Edebiyat Test 1
     => Şiir Genel Test
     => Şiir Türleri Test 1
     => Şiir Türleri Testi 2
     => Sıfatlar
     => Sıfat Test 2
     => 9 Türk Dili ve Edebiyatı Şiir Ünitesi
     => Güzel Sanatlar ve Edebiyat Test 2
     => Söz Sanatları Testi
     => Kafiye ve Redif Testi 1
     => Kafiye ve Redif Testi 2
     => Nazım Biçimleri testi 1
     => 9 Türk Dili ve Edebiyatı Roman Ünitesi
     => Zamir Konu Anlatımı
     => Zamir test 1
     => Sıfat ve Sıfat Tamlaması Testi
     => Zamir Testi 3
     => Edat-Bağlaç-Ünlem Testi 1
     => Noktalama İşaretleri Testi 1
     => Yazım Kuralları Testi 1
     => İsim ve İsim Tamlaması Testi 1
     => Tiyatro Etkinlik Soruları
     => Tiyatro Test 1
     => TİYATRO KONU ANLATIMI
     => ZARF KONU ANLATIMI
     ZARF TEST 1
     9 Türk Dili ve Edebiyatı Hikaye Ünitesi
     Sıfat Test 1
     Zamir Testi 2
     İletişim Dil ve Kültür Testi
     Ses Bilgisi
     Ses Olayları Test 1
     ZARF TEST 2



EDEBİYAT ÇADIRI - TİYATRO KONU ANLATIMI


TİYATRO NEDİR?

Tiyatro: Seyirci topluluğu önünde, bir sahne üzerinde, oyuncular tarafından canlandırılması için yazılmış olan edebî türe tiyatro denir.

 

Tiyatro, insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır. (Shakespeare)

Tiyatrocu (Oyuncu): Yazılan tiyatro metnini sahnede canlandıran kişilere tiyatrocu yada oyuncu denir.

Oyun Yazarı: Tiyatro metinlerini yazan kişiye oyun yazarı yada müellif denir

 

TİYATRONUN TARİHİ

Tiyatro kelimesi Yunanca kökenli bir kelimedir ve “theatron” kelimesinden dilimize geçmiştir. “Theatron” kelimesi “seyir yeri” anlamına gelmektedir.

Eski Yunan’da bağ bozumu tanrısı olan Dionysos adına yapılan dini törenler tiyatronun kökenidir. M.Ö. 534 yılında ilk tiyatro şenliği Atina’da yapılmıştır. Antik çağda üst sınıflara özgü bir etkinlik olan tiyatro, her yıl Dionysos’u kimin onurlandıracağına karar verilir ve bu kişi tiyatro etkinliklerini düzenlerdi.

Antik çağda sergilenen tiyatro oyunları genellikle amfi tiyatro olarak adlandırılan sahnelerde oynanırdı. Özellikle ülkemizde antik çağdan kalma amfi tiyatroları örnekleri bulunmaktadır.

Modern tiyatro öncesinde Anadolu’da hâkim olan geleneksel Türk tiyatrosuydu. Geleneksel Türk tiyatrosu türleri arasında köy seyirlik oyunları, meddah, Karagöz, orta oyunu, kukla oyunları yer alırdı. Ancak Tanzimat sonrasında geleneksel Türk tiyatrosu varlığını sürdürememiş ve yerini modern tiyatroya bırakmıştır.

Tanzimat ile birlikte Avrupa’dan batı tiyatrosu gelerek Türk edebiyatına giriştir. Tanzimat dönemi edebiyatçıları Batı’dan gelen tiyatro eserlerini Türkçeye çevirmiştir. Tanzimat döneminde ilk Türkçe tiyatro oyunu olan Şair Evlenmesi adlı oyun İbrahim Şinasi tarafından yazılmıştır. İlk oynanan tiyatro ise Namık Kemal’in yazdığı “Vatan yahut Silistre”dir. Ahmet Vefik Paşa, Molière’den uyarlamalar yapmıştır.

 

TİYATRONUN ÖZELLİKLERİ

Tiyatronun konusu farklı alanlardan olabilir. Tarihi olaylardan, mitolojiden yada günlük hayattan herhangi bir konuyu içerebilir. Tiyatroda anlatılmak istenen hiçbir aracı kullanmadan direk izleyiciye aktarılır. Tiyatroda anlatım karşılıklı konuşmalar şekilde yapılır. Tiyatro eserinde perde başlarında yer, dekor ve kişilerle ilgili bilgiler izleyiciye verilir. Tiyatro metinlerinde oyuncular tarafından sergilenmesi istene davranışlar yay ayraçları içinde verilir.

Tiyatronun özelliklerini maddeler halinde sıralamak gerekirse;

  • Tiyatro seyre dayalı bir eserdir.
  • Tiyatronun konusu günlük yaşamdan veya geçmiş zamandan olabilir.
  • Anlatılmak istenen aracısız bir şekilde direk anlatılır.
  • Sahnede anlatılmak istenen karşılıklı konuşmalarla anlatılır.
  • Yer, dekor ve kişilerle ilgili bilgiler perde başında verilir.
  • Oyuncular metinleri önceden ezberleyerek sahneye koyar.
  • Oyuncuların yapması gereken davranışlar metinlerde yay ayraçları içinde verilir.
  • Değerlendirilmesi izleyenin kanaat ve anlayışına bağlıdır.
  • Toplum psikolojisine hitap eder.
  • Oyunculuk, sahne düzeni, ışıklandırma, dekor, kostüm, müzik gibi unsurlardan oluşur.

 

TİYATRONUN YAPI UNSURLARI

Dramatik Örgü

Tiyatrodaki olay örgüsü dramatik örgüdür. Bir bütün içerisinde yer alan her bir olay,  iletiyi seyirciye ulaştırma amacını güder. Bütün olayları birbirine bağlayan neden-sonuç ilişkisidir.

Yer (Mekân)

Yer yada mekan bütün olayların geçtiği çevreye denir. Uygun bir dekor ve sahne ile bütün olaylar yaşandığı zamana ve çevreye yansıtılır. Sahneyi oluşturmak için ışık, eşya gibi oyunda kullanılan araçları tümü dekoru oluşturur. Mekanı tamamlayan diğer ögeler ise oyuncunun kullandığı eşyalar ve aksesuarlardır. Mekân-zaman-olay ilişkisi oyunun daha iyi anlaşılmasını sağlar.

Zaman

Tiyatroda olayların başlangıcı ile bitişi arasında geçen süreye zaman denir. Tiyatrodaki olaylar farklı zaman türleri ile sıralanabilir. Bunlar; kronolojik zaman, düğümden başlatılan zaman, sonuçtan başlatılan zaman ve düzensiz zamanlardır.

Çatışma

Kişiler arasındaki iç ve dış mücadeleler ile anlaşmazlıklardır dramatik örgünün gelişmesine yardımcı olur. Karşıt duygu, düşünce ve isteklerin; kişilik özelliklerinin bir arada sergilenmesi ile ortaya çıkar. Sosyal statü, ekonomik durum, psikolojik yapı, eğitim ve kültür gibi unsurlardaki keskin farklılıklar çatışmayı belirleyen etkenlerdir.

Kişiler

Tiyatro eserinde aralarında çatışma bulunan ve böylelikle olayları var eden insanlardır.
Kişiler, iletinin okura / izleyiciye ulaşmasını sağlayan temel unsurdur. Kişiler, olaylardaki ağırlıklarına göre birinci veya ikinci derecede önemli kişiler diye ayrılır. Tip ve karakterler çevrelerinden soyutlanmadan toplumsal, fiziksel ve psikolojik özellikleriyle verilir.

 

TEMEL TİYATRO TERİMLERİ

Tiyatro hakkında bilgi edinmek, tiyatro ekibinde yer almak tiyatrocu olmaya karar vermek, tiyatro oyunu izlemek veya tiyatro hakkında genel kültür bilgisine sahip olmak için öncelikle temel tiyatro terimlerini bilmek gerekir.

Bir tiyatro oyunu izlerken sufle, replik, doğaçlama, dekor, kostüm, kulis gibi terimler duyabilirsiniz. Yada günlük hayatta bu terimler karşınıza çıkabilir. Bu yüzden aşağıdaki temel tiyatro terimlerini bilmenizde fayda var.

 

Adaptasyon: 1. Yabancı dille yazılmış bir oyunu, yerel koşullara uygun
biçimde kendi diline çevirme. 2. Bir romanı ya da öyküyü sahne
içinde yeniden düzenleme, derleme.

Aksesuar: Oyuncunun dekor gereği kullandığı eşyalar, dekora yardımcı
sahne eşyaları.

Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı.

Aktrist: Kadın tiyatro sanatçısı.

Bale: Dans ve ritmik hareketlerle anlatılan müzikli ve sözsüz olan gösteri türü.

Dekor: Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık, eşya gibi araçların tümü.

Diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişinin konuşması.

Doğaçlama: Oyuncuların konuya bağlı olup, metne bağlı kalmaması, içinden geldiği gibi konuşması.

Dram: Hayatın hem acılı hem de gülünç yanlarının bir arada verildiği oyun.

Dramatize etmek: Bir edebi eseri radyo, televizyon veya bir sahne oyunu biçimine getirmek.

Dublaj: Yabancı dilde yazılmış bir eserin yerli dile çevrilmesi ve uyarlanması.

Dublör: Tiyatro ve sinemada yedek rol oyuncusu.

Entrik unsur: Yazılan eserin, okuyucu da merak uyandıracak şekilde olması.

Epizot: Yunan trajedisinin ögelerini oluşturan diyaloglardan herhangi biri.

Figüran: Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.

Fars: Basit hareketli komedi örgüsü.

Fasıl: Bölüm veya perde.

Feeri: Doğaüstü olayların ve kişilerin dekorlar arasında gösterilmesi.

Fuaye: Tiyatro aralarında oyuncuların ve seyircinin dinlenmesi için hazırlanmış yer.

Jest: Rol gereği yapılan el, kol ve beden hareketleri.

Kabare: Güncel konuların eleştirel biçimde sahnelenmesi.

Kanto: Tiyatro oyunlarından önce kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ettiği yer.

Komedya: Toplumun ve insanların gülünç yanlarını ortaya konmak için yazılan eserler.

Kondült: Rol sırası gelen kişilere sahneye çıkmalarını anımsatan kişi.

Koro: Kadın ve erkeklerden oluşan şarkıcı grubu.

Kostüm: Oyunda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı.

Kulis: Sahne gerisinde oyuncuların oyuna hazırlandıkları ve sahneye çıkış sırasını bekledikleri yer.

Kurgu: Belirli şeylerin veya parçaların bir araya getirilmesi.

Makyaj: Oyuncunun rolüne uygun olarak yüze şekil verme, yüzü boyama işlemi.

Meddah: Taklitler yaparak hikâyeler anlatan kişi.

Melodram: Gerilimi yüksek, hüzünlü, korkunç ve duygusal oyun.

Mimik: Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi.

Mizansen: Bir tiyatro eserinin sahneye konması.

Monolog: Oyunda tek kişinin kendi kendine konuşması, dışa verilen iç ses.

Muhavere: Konuşma, kahramaların oyundaki konuşmaları.

Opera: Müzik eşliğinde söylenen şarklı oyunlar.

Operet: Eğlenceli konular üzerine yazılmış yapıt.

Orta oyunu: Halk arasında sahne, dekor, perde vb. kullanmadan oynanan oyun.

Oyun: Tiyatro metinlerine oyun denir.

Oyuncu: Yazılan tiyatro metnini sahnede canlandıran kişilere tiyatrocu yada oyuncu denir.

Oyun Yazarı: Tiyatro metinlerini yazan kişiye oyun yazarı yada müellif denir.

Pandomim: Düşünceleri ve duyguları kimi kez müzik, kimi kez çeşitli eşyalar eşliğinde, kimi kez dansla ya da gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan sözsüz oyun.

Perde: 1. Bir tiyatro eserinin büyük bölümlerinden her biri.
2. Sahneyi seyirciye açan ve kapatan kumaş parçası.

Reji: Oyunun yönetilmesinden sorumlu kişi veye kişiler.

Rejisör: Oyundaki roller dağıtan, oyunu düzenleyen kişi veya yönetmen.

Replik: 1. Oyuncunun, sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği

Son söz. 2. Oyunda karşıdakinin sözüne verilen karşılık, karşılama sözü.

Revü: Oyundan önce gösterilen müzikli ve danslı oyun.

Rol: Canlandırılan kişiliği ortaya çıkaran söz ve davranışlar.

Sahne: 1. Bir tiyatro metninde baş oyun kişisinin ya da önemli kişilerinin yönelişlerini başlatıp bitiren kesim.
2. Bir tiyatro yapısında oyuncuların oynamaları için özel olarak yapılmış ve genellikle yükseltilmiş oylum ya da alan.

Senaryo: Oynanacak oyunun metni, kurgusu.

Skeç: Karakter sayısı az, yalın, mizahi içeriğe sahip kısa oyun.

Suflör: Perde gerisinde oyunu metinden takip eden ve unutulan sözleri fısıldayarak oyunculara hatırlatan görevli.

Temaşa: Tiyatro, oyun, temsil, piyes vb.

Temsil: Oyunu sahnede oynamak.

Tirat: Oyunda kişilerin birbirlerine karşı söylediği uzun soluklu, coşkulu sözler.

Tiyatrocu: Yazılan tiyatro metnini sahnede canlandıran kişilere tiyatrocu yada oyuncu denir.

Tragedya: Duyguları yaşatmak ve hissetirmek için acıma ve korku duyguları  üzerine yazılmış tiyatro eseri.

Tuluat: Metin dışı, o an akla geldiği gibi hareket etmek, söz söylemek, doğaçlama.

Vodvil: Hareketli ve eğlenceli konulara dayanan hafif güldürü.

 

 

MODERN TİYATRO TÜRLERİ
Bugünkü tiyatronun temeli antik Yunan tiyatrosudur. Bağ bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan törenlerde orta çıkmıştır. İlk türler trajedi ve komedidir

TRAJEDİ
Yaşamın acıklı yönlerini, kendine özgü konularla sahnede yansıtmak; ahlak, erdem örneği göstermek amacıyla yazılmış manzum tiyatro eserlerine trajedi denir. Antik Yunan’da Dionysos adına yapılmış törenlerde , koradaki insanlar keçi derilerine sarınarak şarkı söyledikleri için bu türe keçi şarkısı anlamına gelen tragedia denilmiştir. Trajedi: izleyicide korku, heyecan,, acındırma duyguları uyandırarak ders vermeyi amaçlar. Trajedilerde işlenen trajik olay, iki yüksek değer arasındaki çelişkiyi yaşayan insanın durumundan doğar.

Klasik trajedinin özellikleri:
1. Trajedilerde erdem ve ahlaka her şeyin üstünde yer verilir.
2. Trajedi, konularını tarih ve mitolojiden alır. (17. yüzyıla kadar)
3. Trajedilerde; çirkin sayılan vurma, yaralanma, öldürme gibi olaylar, sahnede, seyircilerin gözleri önünde sergilenmez, bu olaylar sahne gerisinden duyurulur.
4. Trajediler, manzum olarak yazılır.
5. Beş perdeden oluşur.
6. Kahramanlar olağanüstü varlıklar veya soylulardır. Tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar; krallar, kraliçeler…
7. Trajedilerde üç birlik kuralı vardır. Bir eserin zaman, mekân(yer), olay birliği içinde verilmesine üç birlik kuralı denir.
Zaman birliği: Eserin konusunu oluşturan olay, 24 saat içinde geçer. Eserin konusu, olayın sonuca en yakın yerinden seçilir.
Yer birliği: Olayın baştan sona kadar aynı yerde geçmesidir.
Olay birliği: Piyesin tek bir ana olay çevresinde gelişmesidir.

Önemli yazarları :
Aiskhylos (Ayklos), Sophokles (Sofokles), Euripides (Öripides), Ennius (Enius), Corneille (Korneyl), Racine (Rasin)

KOMEDİ
İzleyiciyi güldüren, eğlendiren ve eğlendirirken düşündüren tiyatro türüne komedi denir. Komedide kişilerin ya da toplumun gülünç yanları ortaya konularak seyirciyi güldürme yoluyla düşündürme ve doğru yola yöneltme amacı güdülür. Komedi de trajedi gibi bağ bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan törenlerden doğmuştur. Bu törenlerde komos denilen alaylar kurulurdu. Bol bol şarap içip acayip kılıklara giren halk flüt çalan birilerinin arkasından türlü taşkınlıklar yaparak sokaklarda, kırlarda dolaşırdı. İnsanlar birbirlerine sataşır, şakalar yapardı. Komedi terimi komos (cümbüş, alay) ve ode (ezgi) sözcüklerinin birleşmesinden doğmuştur.

Klasik komedinin özellikleri :
1. Konular günlük yaşamdan alınır. 
2. Kişiler çoğunlukla halk kesimindendir. 
3. Acı veren olaylar (vurmak, yaralamak vb. ) seyircinin gözü önünde gerçekleştirilebilir.
4. Üslûpta soyluluk aranmaz; her türlü kaba sözlere şakalara yer verilir.
5. Nazımla yazılır (17. yüzyıl klasik edebiyatında nesirle yazılmış komediler de vardır.).
6. Trajediler gibi komediler de birbiri arkasından sürüp giden “diyalog” ve “koro” bölümlerinden oluşur. Eser ara vermeden oynanır, perde arası yoktur.
7. Komedide de üç birlik kuralına uyulmuştur. Sonraları bu kuraldan vazgeçilmiştir. 

Başlıca Komedi Çeşitleri :
Karakter Komedisi
: İnsan karakterinin gülünç ve aksak yanlarını konu alan komedidir. (Moliere-Cimri. Shakespeare-Venedik Taciri vb.)
Töre Komedisi : Toplumun gülünç ve aksak yanlarını konu alan komedidir. (Moliere-Gülünç Kibarlar, Gogol- Müfetiş, Şinasi-Şair Evlenmesi vb.)
Entrika Komedisi (Vodvil) : Olayların şaşırtıcı biçimde düzenlediği, çoklukla güldürmekten başka bir amaç güdülmeden yazılan komedidir. (Moliere-Scarpin’in Dolapları, Shakespeare-Yanlışlıklar Komedisi vb.)

Önemli Yazarları :
Aristophanes (Aristofanes), Menandros (Menandros), Terentius (Terenttius) Plautus (Platus), Moliere (Molyer)

DRAM
Yaşamın acıklı ve gülünç yönlerini bir arada yansıtan tiyatro türüne denir. Komediler yalnız gülünç, trajediler de acıklı olayları canlandırmak için yazılmıştır. Oysaki yaşam, acıları ve sevinçleriyle bir bütündür. 19. yüzyılda Fransa’da, yaşamın hem acıklı hem gülünç yönlerini birlikte işleyen dram türü ortaya çıkmıştır. Bu türün gelişmesinde Shakespeare’nin önemli katkıları olmuştur. Shakespeare, klasik tiyatronun zaman ve yer birliği kuralını yıkmıştır. Ayrıca acıklı ve gülünç olayları sahnede iç içe vererek dramın ilk örneklerini vermiştir.

Dramın Özellikleri :
1. Üç birlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
2. Hem acıklı hem gülünç olaylar, yaşamda olduğu gibi bir arada bulunabilir.
3. Olay tarihin herhangi bir devrinden ya da günlük yaşamdan alınabilir.
4. Kişiler halkın her kesiminden seçilebilir.
5. Klasik trajedi ve komedilerdeki eski Yunan mitolojisine yönelik değerler yerine ulusal değerlere yönelme görülür.
6. Acı veren olaylar( vurma, öldürme vb.) sahnede oluş halinde gösterilir.
7. Perde sayısı yazarın isteğine bağlıdır.
8. Hem şiir hem düz yazıyla yazılabilir.

Önemli Yazarları : William SHAKESPEARE (Vilyım Şekspir), Goethe (Göte), Schiller (Şiller), Victor HUGO (Viktor Hügo) vb.

TÜRLERİN KARŞILAŞTIRMASI

• Klasik trajedi de üç birlik kuralına uyma zorunluluğu vardır. Komedide bu kurala ilk başlarda uyulmuş daha sonra uyulmamıştı. Dramda ise bu kural yıkılmıştır.
• Trajedi, yaşamın acıklı taraflarını; komedi gülünç, dram ise hem acıklı hem de gülünç yönlerini ele almıştır.
• Trajedide konular tarih ve mitolojiden alınır ama komedi ve dramda konular günlük yaşamdan alınabilir.
• Trajedide kişiler olağanüstü ve soylu kişilerdir. Komedi ve dramdaysa kişiler halk kesimindendir.
• Dramda eski Yunan mitolojisine yönelik değerler yerine ulusal değerlere yönelme görülür.
• Acı veren olaylar klasik trajedide sahnede gösterilmez duyurulur. Klasik komedi ve dramda ise sahnede gösterilir.
• Klasik trajedide perde sayısı beştir. Komedi diyalog ve koro bölümlerinden oluşur. Dramda ise perde sayısı yazarın isteğine bağlıdır.
• Klasik trajedide üslûpta soyluluk vardır. Klasik komedi ve dramda üslûpta soyluluk aranmaz.
• Klasik trajedi ve komedi nazımla yazılır. Dram hem nazım hem nesirle yazılır.

 

MÜZİKLİ TİYATRO

Müzikli tiyatrolar, sözleri müzikle bestelenerek sahnede canlandırılan oyunlardır. Bu tür tiyatrolarda konunun bir bölümü veya tamamı bestelenmiş olabilir. Müzikli tiyatrolar “opera, operet, komedi müzikal, bale, revü ve skeç” gibi bölümlere ayrılır.

a- Opera: 

  • Trajedi ve dramın bütün sözlerinin müzikle bestelenmiş şeklidir. 
  • Tamamı bestelenmiş olarak müzik eşliğinde sahnelenen operalar, kültür seviyesi yüksek olan toplumsal tabakalara seslenir. 
  • Müzikli ve duygusal tiyatro eserleri içinde sanat değeri en yüksek tür olan operalarda, oyuncular eseri büyük bir orkestra eşliğinde sahneler.


b- Operet: 

  • Bu tiyatro türünde sözlerin bir kısmı müzikli, diğer kısmı müziksizdir. 
  • Operetlerde oyunun müziksiz olan kısmı daha fazladır. 
  • Halkın pek çok kesimini içeren geniş bir kitleye sesle-nir. 
  • Basit bir anlatımı olan operet, halkın anlayabileceği bir dile sahiptir. 
  • Bu tür, halk için yazılan, onu seviyesine uygun olan eğlenceli ve hafif konuları içerir.


c- Komedi müzikal: 
Vodvil veya komedi türü oyunların arasına müzik parçalarının konması şeklinde ortaya çıkan tiyatrodur.

d- Bale: 

  • Sözsüz tiyatro oyunu olan bale, sahne eserindeki konunun müzik ve dansla canlandırılmasından ibarettir.

 

e- Revü: 

  • Tablo, skeç, şarkı ve monolog gibi sahnelerden kurulu daha çok, gündelik olayları alaya alan ve taşlayan gösteri türüne denir. 
  • Operetin daha hafif bir biçimi olan revü; dedikoducu, geveze, boşboğaz bir kadın ile bir erkeğin konuşmaları şeklinde sergilenir. 
  • Aralarda müzik ve danslara yer verilir.



       f- Skeç: 

  • Genellikle bir nükteyle son bulan, az kişili ve yalın, şakacı bir içeriği olan kısa, müzikli oyundur.

 

 

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU

MEDDAH

Hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçılara meddah denir. Meddahlık için tek adamlı tiyatro da diyebiliriz. Meddah, tiyatronun bütün kişilerini varlığında birleştiren bir aktördür. Türk halk zekasının ve halkın, olayları karikatürize etme gücünün büyük sanatlarından biri olan meddahlık, yüzyıllar boyu yaşamış, Türk halkı arasında çok ilgi görmüştür. Yüksekçe bir yerde oturarak bir öyküyü başından sonuna kadar, canlandırdığı kişileri ağız özelliklerine göre konuşturarak anlatır. Perdesi,sahnesi, elbiseleri, dekoru, kişileri bulunmayan bir bu tiyatronun her şeyi meddah denilen o tek adamın zekasına, bilgisine, söz söylemedeki başarısına bağlıdır. Meddahların çoğu, klasikleşmiş beyitlerle öykülerine başlarlar. Öyküye başlamadan önce :”Haak dostum Haak!” der ve çoğunlukla bir beyit okur ve öyküye girer. Meddahlar kişileri, doğadaki canlı cansız tüm varlıkları ve doğa seslerini taklit ederler. Üç aracı vardır: boynuna doladığı mendil, elindeki sopa, tabure. Mendille terini siler başlık yapar mendilin arkasından konuşur. Sopayı da oyunu başlatmak, seyirciyi suskunluğa çağırmak, kapı vurmak için ya da saz, süpürge, at, tüfek yerine kullanır. Bitişte özür diler, oyundan çıkan sonucu (kıssayı) bildirir. Daha sonra anlatacağı öykünün adı ve öyküyü nerede ne zaman anlatacağını bildirir.

ORTA OYUNU
Çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, raks ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur. Kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu, zuhurî gibi adlarla da anılmıştır.
Oyunun oynandığı yuvarlak veya oval alana palanga denir. Oyunun dekoru; yeni dünya denilen bezsiz paravandan ve dükkan denilen ki katlı bir kafesten oluşur. Yeni dünya ev olarak, dükkan da iş yeri olarak kullanılır. Dükkanda bir tezgah birkaç hasır iskemle bulunur. Oyunda çeşitli mesleklerden, yörelerden, uluslardan insanların meslekî ve yöresel özellikleri, ağızları taklit edilir. Bunlar arasında Arap, Acem, Kastamonulu, Kayserili, Kürt, Frenk, Laz, Yahudi, Ermeni vb. sayılabilir. Orta oyununda kadın rolünü oynayan kadın kılığına girmiş erkeğe Zenne denir. Kavuklu Hamdi ve Pişekâr Küçük İsmail Efendi, orta oyunun önemli ustaları sayılır.

Bölümleri :
Mukaddime (Giriş) : Zurnacı, Pişekâr havası çalar. Pişekâr çıkar ve izleyiciyi selamladıktan sonra zurnacıyla konuşur. Bu konuşmada, oynanacak oyunun adı bildirilir. Daha sonra zurnacı Kavuklu havası çalar. Kavuklu ile Kavuklu arkası oyun alanına girer. Kavuklu il Kavuklu arkası arasında kısa bir konuşma geçer. Sonra bu kişiler birden Pişekâr’ı görüp korkarlar ve korkudan birbirlerinin üstüne düşerler. Bazı oyunlarda zenne takımı ile Çelebi’nin daha önce çıkıp Pişekâr’la konuştukları bir sahne de vardır.
Muhavere (Söyleşme) : Kavuklu ile Pişekâr’ın birbiriyle tanıdık çıktıklar tanışma konuşmasıyla başlar. Kavuklu ile Pişekâr’ın birbirinin sözlerini ters anlamaları bir gülmece oluşturur ki buna arzbâr denir. Arzbârdan sonra tekerleme başlar tekerlemede Kavuklu, başından geçen olağan dışı bir olayı Pişekâr’a anlatır. Pişekâr da bunu gerçekmiş gibi dinler, sonunda bunun düş olduğu anlaşılır.
Fasıl (Oyun) : Oyunun asıl bölümü, belli bir olayın canlandırıldığı fasıl bölümüdür. Orta oyunu fasılları genellikle iki paralel olay dizisinde gelişir. Dükkân dekorunda gelişen olaylarda genellikle Kavuklu bir iş arar. Pişekâr’ın ona iş bulmasıyla olaylar gelişir. Dükkâna gelip giden çeşitli müşterilerle ilgili oyunlar da vardır. İkinci olaylar dizisi yenidünya denilen ev dekorunda geçer. Zenne takımının, Pişekâr aracılığıyla ev araması ve bir eve yerleşmesi biçiminde olaylar gelişir. 
Bitiş : Oyunun son bölümündür. Pişekâr, izleyicilerden özür dileyerek gelecek oyunun adını ve yerini bildiri. Oyun kapatılır. 

KARAGÖZ
Karagöz bir gölge oyunudur. Bu oyun tasvir denilen birtakım şekillerin (insan, hayvan, bitki, eşya vb.) arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perde üzerine yansıtılması temeline dayalıdır. Gölge oyunun önce Çin daha sonra da Hindistan’da çıktığı söylentileri vardır. Halk arasındaki bir söylentiye göre ise Karagöz ile Hacivat, sultan Orhan (14. yüzyıl) zamanında Bursa’da bir cami yapımında çalışmış işçilerdir. İkisi arasındaki nükteli konuşmalar diğer işçileri oyladığı için Sultan Orhan tarafından öldürtülmüştür. Daha sonra Şeyh Küşteri Hacivat ila Karagöz’ün deriden yapılmış tasvirlerini oynatmış ve onlarım şakalarını tekrarlamıştır. Bu nedenle Karagöz perdesine Küşteri Meydanı da denir.
İslam dünyasında 11 yüzyılda sözü edilmeye başlanan bu oyuna hayal-i zıll (gölge hayali) denmiştir.
Karagöz oyunu, özellikle 17. yüzyıldan sonra oldukça yaygınlaşmıştır. 19. yüzyılda Karagöz, kısaca, hayal oyunu diye anılmış, bu oyunu oynatan sanatçılara da hayalî (hayalci, Karagözcü) denmiştir.
Karagöz oyunu, halk kültürünün ortak ürünüdür. Bu oyunlarda işlenen çeşitli konuları kimin düzenlediği belli değildir. Karagöz, tulûata (doğaçlama) dayandığı için oyunun sözlerini, her sanatçı, oyun sırasında kendine göre düzenler. Karagöz oyunları 19. yüzyılda yazıya geçirilmeye başlamıştı.

Bölümleri :
Mukaddime (Giriş) : Oyunun başlangıç bölümüdür. Perdede görüntü verilmeden önce müzik başlar.
Sonra konuyla ilgi veya ilgisiz bir görüntü verilir. Buna göstermelik denir. Hacivat “Off… hay, Haak!” diyerek perde gazeline başlar. 
Muhavere (Söyleşme) : Karagöz ile Hacivat arasında geçer. Hacivat’ın “Vay Karagöz’üm benim iki gözüm merhaba.” Sözü ile başlar. Muhavere iki bölüme ayrılır. Bunlar fasılla ilişkisi olan ve fasılla ilişkisi olmayan bölümlerdir. Muhaverede yalnız, Hacivat ve Karagöz bir oyun oynar. Bu oyun önce olmayacak bir olayın gerçekleşmiş gibi anlatılmasıyla başlar, sonra bunun düş olduğu anlaşılır.
Fasıl (Oyun) : Oyunun kendisidir. Hacivat ve Karagöz ‘den başka oyun kişileri fasılda görünürler. Karagöz oyunları genellikle adlarını bu bölümün içeriğinden alır.
Bitiş : Bu bölüm çok kısadır. Karagöz, oyunun bittiğini haber verir, kusurları için özür diler, gelecek oyunu duyurur. Karagöz’le Hacivat arasında kısa bir söyleşme geçer. Bu söyleşmede oyundan çıkarılacak sonuç da belirtilir.


Karagöz Oyununun Kişileri :
Hacivat, hep okumuş, kendisini bilgili, kültürlü zanneden yarı aydın tipini canlandırır.

Karagöz saf, iyi niyetli, temiz kalpli, okuma yazma bilmeyen fakat zeki bir halk adamıdır. Karagöz, Hacivat’ın söylediği sözleri anlamaz ve hep ters cevaplar verir. Bu da oyuna komiklik katar. Hacivat’ın sözlerine saf saf cevaplar vererek, yaptığı kelime oyunlarıyla dinleyenleri güldürmeye çalışır. Karagöz oyun diğer kişileri şunlardır : 
Çelebi : Genç züppe mirasyedi Kürt : Hamal, bekçi
Altı Kulaç Bebe Ruhi : Cüce ve aptal

Arnavut : Bahçıvan, korucu, bozacı
Tuzsuz Deli Bekir : Sarhoş, zorba

Acem : Zengin tüccar
Efe : Zorba

Ak Arap : Dilenci, kahve dövücüsü
Matiz : Sarhoş

Zenci Arap : Lala, köle
Zenne : Kadın

Yahudi : Bezirgan
Kastamonulu : Oduncu, bekçi

Ermeni : Kuyumcu
Bolulu : Aşçı

Frenk ve Rum : Doktor, terzi, tüccar, meyhaneci
Kayserili : Pastırmacı

Laz : Kayıkçı, kalaycı
Rumelili : Pehlivan, arabacı

Tiryaki : Laf ebesi

KÖY SEYİRLİK OYUNU
Kırsal yörelerde, köylerde görülen, daha çok yöresel yaşamdan konularını alan seyirlik oyunlarının oluşturduğu bir tiyatro geleneğidir. Kökleri geçmişe dayanır. Bolluk, sevgi, kıskançlık, savaş, yoksulluk gibi konular işlenir. Sözlü gelenek içinde yer alır. Oyunların içeriği ve yapısı, yörelere göre farklılık gösterebilir. Oyuncular genellikle profesyonel değildir. Kılık değiştirme, kişileştirme, maske ve müzik oyun içinde yer alabilir. Bu tip oyunlarda kalıplaşmış sözlerin yanı sıra doğaçlamalar da bulunur. 

TÜRLERİN KARŞILAŞTIRMASI
• Orta oyununun kişileri ve fasılları Karagöz oyunuyla büyük oranda benzerlik gösterir. Orta oyununda oyunun en önemli iki kişisi kavuklu ve Pişekâr’dır. Kavuklu, Karagöz oyunundaki Karagöz’ün oyundaki Karagöz’ün karşılığı, Pişekâr da Hacivat’ın karşılığıdır. 
• Orta oyununda gülmece öğesi, karagöz oyunundaki gibi yanlış anlamalar, nüktelere ve güldürücü hareketlere dayanır. 
• Her üç oyunda da çeşitli mesleklerden yörelerden, uluslardan insanların meslekî ve yöresel özellikleri, ağız taklitleri edilir.
• Meddah tek kişili oyundur. Karagöz ile orta oyunun kişi sayısı fazladır. Karagözdeki kişiler perdede gölge şeklinde karşımıza çıkar. Orta oyununda gerçek kişiler vardır.
• Uzun kış gecelerinde eğlenmek, vakit geçirmek amacıyla ortaya çıkmışlardır. Büyük bir alanda oynanırlar.
• Meddah, orta oyunu ve karagözde amaç güldürmektir. Köy seyirlik oyunlarında ise güldürünün dışında diğer tüm konular da işlenmiştir (kıtlık, savaş vb.)

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU İLE MODERN TÜRK TİYATROSUNUN KARŞILAŞTIRILMASI

1. Geleneksel Türk tiyatrosu doğaçlamaya (tulûat) dayanır. Modern Türk tiyatrosu ise yazılı metne dayanır.

2. Her ikisinde de sahne düzeni vardır ancak geleneksel Türk tiyatrosunda  kostüm ve dekor hep aynıdır..

3. Modern Türk tiyatrosundan farklı olarak geleneksel Türk tiyatrosunda kadın yoktur.

4. Modern Türk tiyatrosu’nda eser sergilenmeden önce defalarca prova yapılır. Geleneksel Türk tiyatrosunda prova yapmadan sahneleme söz konusudur.

5. Modern Türk tiyatrosunda dekor oldukça fazladır, sahne zengindir. Geleneksel Türk tiyatrosunda sahne fikri yoktur.

6. Modern Türk tiyatrosunda konuya uygun her çeşit müzik kullanılabilir, müziğin zamanlamasında sınır yoktur. Geleneksel Türk tiyatrosunda ise müzik modern Türk tiyatrosuna göre kısıtlı bir şekilde kullanılır.

7. Modern Türk tiyatrosunda duruma göre karakter ve tip vardır. Geleneksel Türk tiyatrosunda ise tipler vardır.

8. Modern Türk tiyatrosu, geleneksel Türk tiyatrosuna göre daha profesyoneldir.

9. Modern Türk tiyatrosunda teknoloji kullanılırken, Geleneksel Türk tiyatrosunda kullanılmaz.

10. Geleneksel Türk tiyatrosunda taklit ve yanlış anlaşılmalar önemli yer tutar.

11. Modern Türk tiyatrosu, geleneksel Türk tiyatrosuna göre konu bakımından daha çeşitlidir.

12. Geleneksel Türk tiyatrosunda halk söyleyişleri varken Modern Türk tiyatrosunda yoktur.

13. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nda halk çevresinde modern Türk tiyatrosu ise aydın çevrede ortaya çıkmıştır.

14. Modern Türk tiyatrosu Tanzimat ile edebiyatımıza girmiştir.

 

 

Bugün 16 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol